Kurtuluş Savaşından önceki yıllarda Söke'nin içinde oturan Yunanlılar ile Yoran (Didim),Domatça (Doğanbey) Akköy, Güllübahçe, Bağarası, Yeniköy ve uzaktaki köylerde oturan Yunanlılar,bulundukları yerlerde bir takım ayaklanmalara yok açan kitlesel hareketleri yüz üstüne çıkarmaya, bunlar yetmiyormuş gibi, Yunanistan'daki Yumanlılara (Burada Türkler bağlarımızı, bahçelerimizi, hayvanlarımızı elimizden alıyorlar canımız, malımız, ırzımız, namusumuz tehlikede gelin bizleri Türklerin elinden kurtarın) gibi yalanlarla dolu mektuplar yollamaya başladılar.
Bu durum Kurtuluş Savaşının başlamasına kadar böyle devam etti. Halbuki Söke ve çevresinde bulunan Türkler, Yunanlıların Irzına, namusuna, malına, canına, Türklüğün asil düşünceleri sebebiyle el bile sürmediler.
Bilakis, Türkiye'deki Yunanlılar, Yunanistan'daki Yunanlıların, geçim rahatlığı, mal, mülk, para zenginliği itibariyle çok üstün idiler.Bunları bana Kurtuluş Savaşında Türkiye'ye karşı Yunanistan'dan gelen canını zor kurtarıp Yunanistan'a kaçan yaşlı bir yunanlı anlatmıştı.
Bu kısa girişten sonra gene Söke'ye 1915 öncesine dönelim: 5 Eylül 1922 akşamı gün batınıma kadar Söke'de doğup, büyüyen Söke topraklarının yetiştirdiklerini yiyen içen Yunanlıların oturdukları bugünkü Kemalpaşa Mahallesine PATRİARHİS İYOAKİMİS deniliyordu.
Bugünkü Kemalpaşa Camii ile Nalbant Necip Nalcı'nın evinin bulunduğu yerde o alan içerisinde AYİYOS DİMİTRİOS denilen bir kilise vardı.
Bugünkü Söke Verem Dispanserinin ( Eski Söke Devlet Hastanesine taşınmıştır. Burada 2006 Yılından itibaren Söke Rehberlik merkezi hizmet vermeye başlamıştır) hemen arkasındaki boşlukta bugün var olan iki katlı güzel evde Türklere çok hizmetleri dokunan Doktor Perikli'nin evinin giriş kapısı bu kiliseye bakıyordu.
Söke'ye Yoran (Didim) , Domatça ( Doğanbey) Akköy ve civar köylerdeki kiliselere hep Atina'nın atama ile gönderdiği Yunanlılara Türk düşmanlığı aşılayabilecek yetenekte, konuşma yetisine sahip papazlar geliyordu. Bu papazlar senelerce hep Türkler aleyhinde kışkırtıcı beyanlarda bulunur, böyle vaaz ederlerdi.
Atina, göndereceği papazların bu nitelikte olmasına bizzat çok dikkat ederdi.
Bugünkü Altı Eylül caddesin de o zaman LEOFOROSEKLİSİYAS veya ODOSEKLİYAS (Kilise Caddesi) deniliyordu. Bu kilisenin karşısında bugünkü Kemalpaşa Okulunun bulunduğu yerde Topal Vangel'in meyhanesi vardı.
Türklerin oturmadığı tamamen Yunanlıların oturduğu Kemalpaşa Mahallesinde Türk düşmanı olarak tanınan çok tehlikeli biri vardı. Bunun adı Liber idi Buna kimse ses çıkarmıyordu. Hiçbir Türk bu mahalleye gidip bir kahvede oturamıyordu.
Giritte Türklere karşı ilk öldürme hareketinin öncülüğünü yapan LİGORİTYANOS isimli Yunanlı gibi arkadaşı İsmail ağa ile birlikte Yunanalılara karşı ilk öldürme hareketini başlatan, oradan kaçıp Söke' ye gelen Giritli CAFER EFE bugünkü Söke Emniyet Müdürlüğünün önündeki ve o zaman tamamen tahtadan olduğu için Tahta Köprünün üzerinde bir sabah vakti Bu Liber denen Türk düşmanını tabancası ile öldürdü. Ve Söke deki Yunanlılara karşı Kuvayi Milliye öncülüğünün ilk kuruluş ekibini tamamen Giritlilerden oluşan çok yakın arkadaşları VATİPETRO MELEKO MUSTAFA, ÇOBANO, SÇUNOPLOKO lakapları ile tanınan kişilerle kurdu. Yunanlıların Türklere karşı hareketlerini hazmedemeyen bu insanlar Türklere eziyet eden Sisam adasında gelen Yunanlıları ve Söke deki Yunanlıları birer ikişer geceleri öldürmeye başladılar
Cafer Efe Germencikte demiryolu yanındaki incir bahçesinde bir hendek üstünde şehit olduğu güne kadar öldürdüğü 64 Yunanlının isimlerinin yazılı olduğu defteri tesadüfen bulundu . Bu defter Kardeşi Haydar Ağaya verildi
(Kemal Azrak ile 1968 yılında yapılan röportajdan
SÖKE NİN ÇEVRESİNDE RESMİ ARŞİV KAYITLARINA GÖRE YUNAN MEZALİMİ
(( Anadolu'da Yunan işgali başlamadan önce Söke havalisine Sisam ve diğer adalardan sızan Rum eşkıyaları köyleri basarak , halka zulümler yapmakta , Türklere ait malları yağmalayıp kaçmaktaydılar. Bazı yerlerde askeri depolarda silah ve cephaneyi gasp etmekteydiler. Rum eşkıyasının bu zulümlerini önlemeye Osmanlı hükümetinin gücü yetmiyordu.
İtalyan işgali süresince Söke ve civar köylerde Rumların Türklere karşı zulümleri devam etmiştir. Söke Rumlar, Sisam'dan gelen Yunanlılarla birleşince önemli bir güç oluşturuyorlardı. Bunların, özellikle Aydın'ın Yunan işgali altına girmesinden sonra taşkınlıkları artmıştır. Köylerden uzaklaşan yolculara sarkıntılık ediyorlar, hayvanları alıp götürüyorlardı. Söke'ye bir saat mesafede 26 kişi Gümüş Yeni köyünde 18 kişi ve Tatarlar köyünde 72 kişi şehit edilmiştir. Halkın mallarına, emval-i metruke diye el konulmuş, ev eşyaları dahi gasp edilmiştir.
14 Haziran 1919 da Akköy, Yoran, Gelebiç köyleri Rumlardan mürekkep bir çete, Söke'nin Sarıca köyünü basmıştır. Köy halkı ile Rum çetesi arasında meydana gelen müsademede her iki taraftan da zayiat olmadığı 135. Alay kumandanı tarafından 57. Fırka kumandanlığına bildirilmiştir.
Rum çeteleri, Ağaçlı, Ferikler ve Yoğurtçular köylerini basarak yağmalamışlardır. Tahtalı köyünden bir erkeği öldürmüşler ve bir kadını da dağa kaldırmışlardır. Kızılca köyü civarında bir kadınla bir erkeği öldürmüşlerdir.
Kızılca köyü basarak yağmalamışlar, üç kadının ırzına tecavüz etmişlerdir.
Karaağaçlı köyünü de basarak yağmalamışlardır.
Rumlar, 30 Mayıs 1922 de Efeler ve Badem köyleri arasında, Urlalı Sülükoğlu Kasap Hüseyin ile Kerim Ağanın damadı ve kardeşini öldürmüşlerdir.
Ağaçlı Köyünde Hatipoğlu Mustafa'nın kız kardeşi Hatice, Bekirzâdenin kızı Zübeyde Palamutçu'nun kızının namusları kirletildikten sonra öldürülerek kuyuya atılmışlardır.
Karaağaçlı Köyünde Yunanlılar, üç kişiyi süngü ile, sekiz kişiyi işkence ve dayak ile, iki kadını da tecavüz ettikten sonra öldürmüşlerdir. Öldürülerek Menderes Nehrine atılan bir kişinin cesedi çıkarılmıştır.
1 Haziran 1919 da Akçakayalı Feyzullah yerli Rumlar tarafından bıçaklanarak öldürülmüştür.
5 Temmuz 1919 da Söke'nin Kemer Köyünde Menderes Köprüsünde 7 Türk elleri bağlı olarak kesilmiş bir halde bulunmuştur.
Söke'nin Sarıkemer Köyünden Çinelioğlu Mehmet, ilk işgalde, Çakıroğlu Süleyman, Koca Ömeroğlu İsmail, Karadervişoğlu Süleyman'la kaçarlarken, Yunan askerlerinin bu üç şahsı gözlerinin önünde öldürdüklerini ifade etmiştir.
Anadolu Ajansının 18 Temmuz 1922 tarihli haberine göre Yunanlılar, Konak Mahallesinde 5' i kadın olmak üzere 9 kişi, Kavukça Köyünden 8 kişi, Söke çevresinden 21 kişiyi öldürmüşlerdir. Ağaçlı Köyünde 10'u kadın 2'si çocuk olmak üzere 57 kişiyi öldürerek kuyulara atmışlardır. Üzümlü köyünde birçok Türk'ü öldürmüşlerdir. Bunlardan 14 erkek ve 7 kadın ve kızın kimlikleri tesbit edilmiştir.
Morali köyünde öldürülenlerden 18 kişinin kimlikleri tesbit edilmiştir. Gümüşköy'de 12 kişi öldürülüp cesetleri Menderes'e atılmıştır. Tatarlar köyünden de 3 kişi öldürülerek cesetleri Menderes'e atılmıştır))
sf: 175,176,177,178
Atatürk Araştırma Merkezi (Yunan Mezalimi)
Gösterim: 3716