Söke Fotoğrafları

DSC00010

Leleg Tarihi PDF Yazdır e-Posta
Administrator tarafından yazıldı.   
Perşembe, 18 Ağustos 2011 17:46

Dr. Abdulkadir Baran 19.yy sonlarından itibaren Newton, Paton, Myres ve Judeich gibi araştırmacılar tarafından, Büyük Menderes ve Dalaman Çayı arasında kalan antik Karia bölgesinde özellikle Leleg toplumu ve kültürel izlerine ait yapılan çalışmaları, 20.yy içinde bölgede uzun süreli araştırmalar yapmış olan Bean, Cook ve Radt gibi bilim adamları devam ettirmişlerdir. Hellenlerce Leleges olarak adlandırılan bu toplum, Karia'da, Kar olarak anılan toplumun yanı sıra yerleşik bir halk olarak karşımıza çıkmaktadır. Leleg isminin açıklanma girişimlerinde en dikkat çekici olan Luwice lulahi (barbar) ile bağdaştırılmasıdır, ancak bu durum henüz bir kesinlik kazanmamıştır. Antik kaynaklarda Leleg halkının varlığı Strabon dönemine değin izlenebilmesine rağmen Karia'da ya da başka bir yerde Karca olarak anılan dilin haricinde Leleg dili olarak tanımlanabilecek herhangi bir yazıt bulunmamıştır. Bu durum Leleglerin de Karca konuştukları şeklinde yorumlanmaktadır. Bununla birlikte ele geçmiş olan az sayıdaki Karca yazıtın artık çözümlenmiş olmakla birlikte henüz tam anlamıyla bilim çevresinde kabul edilmemiş oluşu, ilerde bu yazıtlarda Lelegler ile ilgili bilgilerin ortaya çıkarılması olasılığını saklı tutmaktadır. Homeros, Troia yandaşları arasında saydığı Leleglerin kral Altes önderliğinde Troia'nın güneyinde Satnioeis nehri kıyısındaki Pedasos şehrinde yaşamış olduklarını aktarır. Troia savaşı sonrasında ise geçtikleri yerlerde birçok iz bırakarak güneye inmiş ve Karia bölgesindeki Halikarnassos (Bodrum) civarına yerleşmiş oldukları kabul edilir. Troia savaşı sırasında ve sonrasında daima Karlarla birlikte anılmış olan Lelegler, Karia bölgesinde 8 kent kurmuşlardır. Kentlerden birisi ise daha önce kuzeyde kurdukları Altes'in şehri Pedasos'un bir yansıması olarak Pedasa adını taşımaktadır. Bodrum yarımadasında yoğun olarak tespit edilebilen kalıntıların gösterdiği üzere Leleglerin kendilerine özgü bir mimari gelenekleri bulunmaktadır ve bu nedenle de Leleg kentleri büyük oranda tespit edilebilmektedir. Karlar ve Lelegler her zaman birbirleriyle bağlantılıdırlar. Antik yazarlar onların hem Troas'da hem de Karia'da birlikte yaşamış olduğunu aktarırlar. Herodotos, Kar ve Leleg halklarının aynı halk olduğunu belirtirken, Strabon, genelde Kar'ları Leleglerden ayrı tutmakla birlikte bir yerde bunların aynı halk olduğundan bahseder, ancak burada da başkasının yargısını aktarıyor görüntüsündedir. Leleg ve Kar toplumları hakkında verilen bilgilerde Lelegler her zaman ikinci planda gösterilmişlerdir. Pausanias, Leleglerden "Karia soyunun bir bölümü" olarak bahseder, Strabon ise Leleglerin Karia'ya asker olarak hizmet ettiklerini, ancak tüm Yunanistan'a dağılmaları sonucunda soylarının yok olduğundan bahseder. Leleg kentleri arasında anılan Theangela'nın yerlisi olan Philippos ise Lelegleri, Kar'ların köleleri olarak adlandırmakta ve onları Spartalı Helotlara veya Tessalia'lı Penestlere benzetmektedir. Nitekim Leleglerin kültürel açıdan da Karların gerisinde kalmış oldukları, Leleg yapısı olarak tanımlanan kalıntıların büyük oranda yaşam ve ölümle ilgili konutlar ile mezarlardan oluşmasından da anlaşılmaktadır. Plinius, (N.H. 5.29) komşu 6 Leleg şehrini İskender'in Halikarnassos'a bağlamış olduğunu söyler ve bu kentlerin adlarını da verir. Fakat, günümüz araştırmacıları tarafından bu durumun bir hata olduğu kabul edilmektedir. Bu noktada Plinius'un Maussollos'un yaptığı işi yanlışlıkla İskender'e yüklemiş olduğu düşünülmektedir. Bu durumun bir hata olarak kabul edilmesinde Strabon'un verdiği bilgilerin yanı sıra, İskender ayrıldığında şehrin tamamen işgal bile edilmemiş oluşu ve böyle bir yerleşimin gerçekleştiği zaman İskender'in Doğu Seferinin tam ortasında olması gösterilmektedir. Strabon ise bu işin Maussollos tarafından yapılmış olduğunu açıkça söylemektedir ki bu durum genel tarih akışına ve Maussollos'un Hellenleşme politikasına da uygun düşmektedir. Strabon ise Leleg kentlerinden Myndos ve Syangela'nın isimlerini vererek onların haricindeki diğer altı kentin Maussollos tarafından Halikarnassos'a dahil edilmiş olduğunu aktarır. Plinius'un aktardığına göre bu 6 kentin isimleri ; Termera, Side, Madnasa, Pedasa, Uranium ve Telmessos'dur ve çeşitli söyleniş biçimleri bulunmaktadır. Lokalizasyonları halen tartışmalı olmakla birlikte genelde uzak ve ulaşılması güç alanlarda kurulmuş ve M.Ö.4.yy'da Maussollos tarafından halkı boşaltılmış olan yerleşimlerin kalıntıları konumları sayesinde günümüze ulaşabilmiştir. Maussollos, Myndos ve Syangela kentlerini yeniden inşa ettirmiş, Halikarnassos'u ise neredeyse tamamen yeni olarak Hellen tarzında ama içine zorla yerleştirilmiş Leleg ahalisi ile kurmuştur. Böylece Bodrum yarımadasında Hellen geleneğinde üç kent oluşturulmuş ve başkent Halikarnassos,merkezdeki konumuyla adeta diğer iki kent tarafından korunur duruma getirilmiştir. Leleg kentleri içerisinde ulaşılması en kolay olan Pedasa, Gökçeler'de yer alır ve antik ismin 2 km. ötedeki Bitez köyünde varlığını korumuş olduğu kabul edilmektedir. Kentteki buluntular diğer Leleg kentlerinin aksine Maussollos sonrasında da yerleşime devam edilmiş olduğunu gösterir. Kenti çevreleyen surlar düzensiz bir şekilde kuru duvar tekniğinde örülmüş, kuleler ise diğer kentlerdeki örnekler gibi daha düzenli bir işçiliğe sahip kılınmıştır. Kentin güney ve güneydoğusundaki sırtlarda Leleg kentlerinin geleneksel mezar tipi olarak kabul edilen çok sayıda oda-tümülüs bulunmaktadır. Bu mezarlar bir geçitle girilen kemerli yuvarlak planlı bir oda ve etrafında üzerine gevşek taşlar yığılan yuvarlak planlı duvarlarla çevrili bir alandan oluşmaktadırlar. Leleg kentleri oldukları kabul edilen bu 8 yerleşimin dışında, bu kentlerde belirlenebilen özgün özellikler sonucunda Lelegler ile bağdaştırılan diğer yerleşmeler de bulunmaktadır. Kazılar sonucunda açığa çıkan İasos kentindeki konutlar ve Milas-Bafa arasında yer alan Kalkhetor ile Hydai (Damlıboğaz) antik kentlerindeki akropolisi çevreleyen duvarlar buna örnek gösterilebilir. Özellikle Ören civarında Bozalan köyü yakınlarında, etkileyici bir konum ve geniş bir territoryuma sahip olan ve Bargasa olarak tanımlanan antik kentin oldukça düzenli sokaklarla bölümlenmiş ve surla çevrelenmiş yerleşim alanı muhtemel çalışmalar sonucunda Karia bölgesinin dip tarihi için oldukça önemli ipuçları verebilecek niteliktedir. Anılan yerleşimler dışında, antik yazarlar tarafından Leleg yerleşimi ya da bir zamanlar Lelegler tarafından iskan edilmiş oldukları belirtilen bazı yerleşmeler de vardır. Bunların başında Strabon'un Psidia bölgesinden Miletos'a değin tüm Karia bölgesinde Leleg mezarları ve surları bulunabileceğini belirtmesi gelmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda bu yerleşimler büyük oranda tespit edilebilmektedirler. Yine Strabon'dan öğrendiğimiz üzere Miletos'u kuranlar da adalardan gelen Karlar ve Leleglerdir. Ayrıca Myus, Mykale civarı, Ephesos, Smyrna, Antandros, Skepsis, Gargara ve Assos'un daha önce Leleg kentleri olduğunu ve yine Samos ile Khios adalarının da eskiden Lelegler tarafından iskan edilmiş olduğunu söylemektedir. Byzantionlu Stephanus'a göre de Aphrodisias kenti Pelasglar-Lelegler tarafından kurulmuş ve başlangıçta Lelegonopolis olarak adlandırılmıştır. Ancak kent uzun süreden beri sistemli bir şekilde kazılmasına rağmen burada Leleg yerleşimini belgeleyecek herhangi bir arkeolojik veriye rastlanılmamıştır. Leleg halkının izlerine antik kaynaklar aracılığıyla Hellas anakarasında da rastlanılmaktadır. Strabon'un (8.VI.15) belirttiğine göre Yunanistan'da Argos ilinin kıyısındaki Epidauros ve Troizen kentleri Leleg yavru kentleriydi. Ayrıca İlyada'da geçen Troas bölgesindeki Pedasos kentinin adaşı bir kent de Peloponnesos'da Messenia bölgesinin güneyinde yer almaktaydı. Yine Naksos adasının eski halkının da Lelegler olduğu ve Yunanistan'da Leukas, Akarnania, Lokris ve Boeteia kentlerinde de Leleglerin yerleşmiş olduğu aktarılmaktadır. Megara kentinin yukarı kalesine Karia denildiği, kentin eski krallarından birisinin adının Lelex (Leleg) olduğu ve Messenia bölgesindeki Pylos kentini kuranların da Megara'daki kral Lelex'in torunu Pylas önderliğindeki Leleg göçmenlerinin soyundan geldiği aktarılmaktadır. Eldeki tüm bu veriler incelendiğinde Leleglerin Hellen çağı öncesine ait izler taşımış olduğu ve Anadolu Kültür Mozaiği içerisinde yer alan yerel halklardan birisi olduğu büyük bir olasılık olarak gözükmektedir. Özellikle Karia sikkelerinde görülen iki tarafında yuvarlak eklentiler bulunan üçgen biçimli monogramın Hitit Hiyeroglif yazısında Dağ anlamına gelmesi Hitit ve Luwi bağlantısı olarak yorumlanabilir. Ancak gözden uzak tutulmamalıdır ki Leleg halkı ile ilgili bir yazıt veya kıyaslama yapılabilecek diğer arkeolojik veriler bulunmadığı sürece, bu halk hakkında somut bilgilere ulaşmamız olanaksızdır. Daha çok antik kaynaklarda verilen bilgiler ve yüzey araştırmaları sonuçlarına dayandırılan bu toplum hakkındaki bilgilerimizin arkeolojik kazı çalışmalarıyla desteklenmesi zorunluluktur. Bu nedenle Anadolu arkeolojisinde çözüm bekleyen diğer sorunlarla birlikte Leleglerle ilgili sorunların da aydınlatılması gerekmektedir. Prof. Dr. Adnan Diler başkanlığında bölümümüz tarafından yürütülen yüzey araştırmaları ve yakın zamanda başlanılması planlanan Pedasa antik kenti kazıları bilinmeyen bu toplum ve kültür izleri üzerine en kapsamlı çalışmalar olarak bilinmeyenleri araştırmaktadır.